NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
164 - (2375) حدثنا
هداب بن خالد
وشيبان بن
فروخ قالا:
حدثنا حماد بن
سلمة عن ثابت
البناني
وسليمان التيمي،
عن أنس بن
مالك؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال
"أتيت - وفي
رواية هداب:
مررت - على
موسى ليلة
أسري بي عند
الكثيب
الأحمر. وهو
قائم يصلي في
قبره".
{164}
Bize Heddâb b. Hâlid ile
Şeyban b. Ferruh rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Hammad b. Seleme, Sabit
El-Bunânî ile Süleyman Et-Teymî'den, onlar da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet
etti ki:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar:
«Ben yürütüldüğüm gece
kesib-i Ahmerin yanında Musa'ya geldim.— Heddab'ın rivayetinde
"uğradım" denilmiştir.— Kabrinde ayağa kalktım, namaz kılıyordu.»
165 - (2375) وحدثنا
علي بن خشرم.
أخبرنا عيسى
(يعني ابن يونس).
ح وحدثنا
عثمان بن أبي
شيبة. حدثنا
جرير. كلاهما
عن سليمان
التيمي، عن
أنس. ح
وحدثناه أبو
بكر بن أبي
شيبة. حدثنا
عبدة بن
سليمان عن
سفيان، عن سليمان
التيمي. سمعت
أنسا يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم "مررت
على موسى وهو
يصلي في قبره".
وزاد في حديث
عيسى "مررت
ليلة أسرى بي".
{165}
Bize Ali b. Haşrem de
rivayet etti. (Dediki): Bize îsâ (yâni îbni Yûnus) haber verdi. H.
Bize Osman b. Ebî Şeybe
de rivayet etti. (Dediki): Bize Cerir rivayet etti.
Her iki râvi Süleyman
Et-Teymî'den, o da Enes'den naklen rivayet etmişlerdir. H.
Bize bu hadîsi Ebû Bekr
b. Ebî Şeybe de rivayet etti. (Dediki): Bize Abde b. Süleyman, Süfyân'dan, o da
Süleyman Et-Teymî'den naklen rivayet etti. (Demişki): Ben Enes'i şunu söylerken
işittim:
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem);
«Musa'ya uğradım;
kabrinde namaz kılıyordu.»buyurdular. İsa'nın hadîsînde: «Yürütüldüğüm gece
uğradım» ziyadesi vardır.
İzah:
Bu hadîsin Ebû Hureyre
ve Ebû Saîd rivayetlerini Buhari «Hüsûmât», «Tevhid», «Rikâk», *Tefsîr»,
«Diyât» ve «Ehâdis'ül-Enbiya»'da; Ebû Dâvud «Sünnet» bahsinde; Nesâî, Ebû
Hureyre rivayetini «Nuut» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric
etmişlerdir.
Hz. Ebû Hureyre 'nin
rivayet ettiği iki hadîs birbirlerine pek benzemekle beraber ayrı ayrı iki
hadiseye ait oldukları anlaşılmaktadır. Çünkü birinci rivayetinde yahudiye
tokat vuranın ensardan bir zât olduğunu bildirmiş ikincide müslümanlardan bir
adam demekle iktifa etmş ise de bu zâtın Hz. Ebû Bekr olduğu bazı rivayetlerden
anlaşılmıştır.
İstifa: Safisini
ayırmak, ihtiyar etmek mânâlarına gelir. Sa'k ve Sa'ka: Helak ve ölüm
manasınadır. îbni Esir: «Sa'k insanın işittiği şiddetli bîr sesden
bayılmasıdır. Çok defa bundan ölür. Sonraları bu kelime daha ziyade ölüm
hakkında kullanılmıştır.» diyor. Ölüm mânâsına alınırsa hadîs-i şerifi anlamak
müşkil olur. Kaadî İyad şöyle diyor: «Bu hadîs en müşkil hadîslerdendir. Çünkü
Musa vefat etmiştir, Sa'ka ona nasıl yetişebilir. O ancak dirilerin başına
gelecektir. Allah'ın istisna ettiklerinden buyurulması gösteriyor ki, Mûsa
(Aleyhisselâm) ölmemiştir. Halbuki onun ne ölmediğini, ne de hayat'a tekrar
döndüğünü gösteren bir delil gelmemiştir.» Kadî İyâd bundan sonra hadısde bahsi
geçen sa'kanın insanlar diriîdikten sonra göklerle yerin yarıldığı anda vuku
bulacak sa'ka olması ihtimalinden bahsetmiştir. Bu takdirde âyetlerle hadîsler
birbirine münâfi gelmez. Hadiste geçen ayrılma sözü de bu mânâyı te'yid
etmektedir. Çünkü ayılmak tâbiri bayılanlar hakkında kullanılır, ölüm hakkında ayılmak değil, dirilmek tâbiri
kullanılır, Hz. Musa'nın Tûr dağındaki sa'kası da ölüm değil, bayılmadır.
Yine Kaadî İyad'a göre hadîs-i
şerif de geçen «Benden önce mi ayıldı bilmiyorum» cümlesini Nebi {Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ihtimal ilk dirilecek insanın kendisi olduğunu bilmezden önce
söylemiştir.
Maamafih bu sözle Hz.
Musa'nın da ilk dirilenler zümresinden olduğunu anlatmak istemesi mümkündür. Bu
zümre Nebilerdir. Bu babda «Buhârî» şârini Aynî de şunları söylemiştir:
«Nebilerin diri oldukları tekarrür edince onlar yerle gökler arasındadırlar.
Sûr'a ölüm nefhası üfürülünce yer ve göklerdeki her canlı ölecek yalnız
Allah'ın diledikleri müstesna kalacak, ölmeyeceklerdir. Nebilerden başkalarının
sa'kı ölümle, Nebilerin sa'kı ise anlaşıldığına göre bayılma ile olacaktır.
Sûr'a diriltme üfürüğü üfürüldüğü zaman ölmüş olanlar dirilecek, bayılmış
olanlar ayılacaktır. Bu tahakkuk ettikte anlaşılır ki, Peygamber {Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ilk ayılan ve —Nebiler dahil -. bütün insanlardan önce
kabrinden çıkan olacaktır. Bundan yalnız Hz. Musa müstesnadır. O daha mı önce
dirilecek, yoksa bulunduğu hâl üzere mi kalacak bu hususu kestirememiş,
tereddüt etmiştir". Her iki hâle göre de Hz. Musa için bu başkalarına
nâsib olmayan büyük bir fazilettir.»
Ölmeyecek müstesnalar
Cebrail, İsrafil, Mîkail ve Azrail'dir. Bazıları Arş-ı a'lâyı taşıyan
meleklerin de ölmeyeceklerini söylemişlerdir. Saîd b. Müseyyeb'e göre Arş-ı
a'lânın etrafında yalın kılıç dolaşan şehitler de müstesnalardandır.
Tûr günündeki Sa'kadan
murad: Musa (Aleyhisselâm)'ın Tur dağındaki bayılmasıdır. O gün Hz. Musa,
Cenâb-ı Allah'dan kendisine görünmesini niyaz etmiş, ALLAH Teâlâ bunun
olamayacağını beyanla karşıki dağa bakmasını emir buyurmuş, şayet dağ yerinde
durursa ondan sonra Allah'ı görebileceğini bildirmişti. Hz. Musa dağa bakınca
ALLAH Teâlâ onu parçalayarak yerle bir etmiş Musa (Aîeyhisselâm) bu müthiş
manzara karşısında bayılmıştı.
Bu hadîste ResûluIlah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Ben kimsenin Yûnus b.
Mettâ (Aîeyhisselâm)'dan efdal olduğunu söyleyemem.» demiş; başka bir
rivayette:
«Hiç bir kula, ben
Yûnus b. Mettâ'dan daha hayırlıyım, demek yakışmaz.» buyurmuştur. Ulemâ bu
hadîsin iki veçhe ihtimali olduğunu söylerler. Birinci veçhe göre Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Selîem) bu sözü kendisinin Hz. Yûnus 'dan efdal olduğunu
bilmezden önce söylemiştir. Kendi efdaliyyetini öğrenince: «Ben âdemoğullarının
seyyidiyim...» buyurmuş, Hz. Yûnus'un veya başka bir Nebiin efdal olduğundan
bahsetmemiştir. İkinci ihtimale göre bu sözü cahillerden biri Hz. Yûnus'un
mertebesini düşürecek bir tahayyülde bulunmasın diye zecr ve men etmek için
söylemiştir. Ulemâ Yûnus (Aîeyhisseîâm)'ın başından geçenlerin onun Nebiliğine
zerre kadar dokunmadığını, mertebesinden bir şey düşürmediğini söylemişlerdir.
Babımızın son hadîsi
«Kitâbu'l-İman»'m sonunda geçmiş ve izahı orada yapılmıştı.